SULTANİYE ÇINARI
Merhaba! Hoş
geldiniz Hasbahçemize. Buranın en yaşlı ve en bilge ağacıyım. “Park değil miydi burası?” dediniz içinizden
değil mi? Sultaniye Parkı eskiden bir hasbahçe idi. Hasbahçeler Osmanlı Dönemi’nde
padişahların dinlenmek için vakit geçirdikleri, toplantılar için özel
seyahatler düzenledikleri ve aynı zamanda sarayın meyve-sebze ihtiyaçlarını
karşıladıkları bostanlardı. İlk olarak II. Bayezid tarafından yaptırılmış
Sultaniye Bahçesi, tarihte padişahlara Biniş-i Hümayun, devlet toplantılarına
divan, avcılara orman, gemilere liman, spor müsabakaları ve kamp hayatı için
alan, mehtabı izlemek isteyene aşiyan oldu. Sultaniye Hasbahçesi Mustafa Fennî’nin
kaleme aldığı Boğaziçi Sâhilnâmesi'nde “İstemem kim ki dilerse anın olsun karye /
Saltanat bana ol şah-ili Sultaniyye”
dizeleriyle
anlatmakta bize. Evliya Çelebi ise Seyahatnamesi’nde “Bir Cihan-ı Bağ-ı
Gülistan” olarak bahseder Sultaniye’den, dallarımızın gökyüzüne nasıl
yükseldiğini anlatır. Biniş Köşkü, çeşme, nişantaşı, namazgah, iskele, okul,
fabrika,spor sahası gibi yapılara da ev sahipliği yapan bu bahçeye niceleri iz
bıraktı. Koca gövdemize sığdırdığımız anılarımızla burada sizleri de bekliyoruz.