İstanbul’un tarih ve kültürel mirasının elçisi olan asırlık ağaçların birçoğu her türlü olumsuz etkiye rağmen günümüze kadar varlıklarını sürdürmüşlerdir. İstanbul bulunduğu coğrafya ve sahip olduğu topografya nedeniyle biyolojik çeşitlilik bakımından çok zengindir. Bu zenginlik ağaç türlerine de yansıdığı içindir ki, pek çok ağaç türünün anıtsal nitelik taşıyan bireylerini İstanbul’da görmek mümkündür. Bu ağaçlardan başta çınar olmak üzere, meşe, sakız, atkestanesi, dişbudak, ıhlamur, servi, fıstıkçamı, sedirler olduğu ve bunları az sayıda sekoya, manolya, erguvan ve mabet ağaçlarının izlediği görülmektedir.
İstanbul genelinde 517 adet anıt ağaç tespiti yapılmış olup halen tespit ve güncelleme çalışmaları devam etmektedir. Örneğin; Yaklaşık olarak, Bahçeköy’deki 1000 yıllık Ağıl Çınar, Eyüp’te ki 500 yıllık Çınar Ağacı, Topkapı Sarayı’ndaki 500 yıllık Çınar Ağacı, Gülhane’deki 450 yıllık Alemdar Taşlı Çınarı, 500 yıllık Yıldız Korusu Meşe Ağacı, Sultan Ahmet Camii’nde ki 300 yıllık Çınar Ağacı, 500 yıllık Florya Atatürk Korusundaki Sakız Ağacı, Çatalca İlçesi Çakıl Köyü meydanındaki 300 yıllık Çınar Ağacı, Çekmeköy Sırapınar Köyünde 650 yaşındaki Çınar Ağacı, Beykoz Korusunda 300 yıllık Sekoya Ağaçları, 300 yıllık Çengelköy Havuşbaşı Çınarları, Küçük Çamlıca Korusundaki 397 yaşındaki Fıstık Çamı, Hidiv Kasrında ki 395 yıllık Meşe Ağacı, Çengelköy Meydanında ki 395 yıllık Çınar Ağacı, Kabakoz köyündeki 550 yıllık Çınar Ağacı, bunlardan bazılarıdır.
Görkemli görünüşleriyle bulunduğu yöreye simgesel özellik katarak ayrıcalık oluşturan, 1856 yılında İstanbul'da yapılmış olan ilk cadde ağaçlandırması olarak tarihe geçen Dolmabahçe Çınarları, Beykoz Çayırındaki Çınar Ağaçları, Topkapı Sarayındaki Servi Ağaçları, Modada ki Sakız Ağaçları, Fenerbahçe Parkı Sakız Ağaçları korunması gerekli tabiat varlıklarımızdır
Bugün Yaşamayan Eski Ünlü Ağaçlar; İstanbul’un değişik semtlerinde pek çoğu bugün artık yaşamayan ve fakat eski İstanbullular kadar İstanbul’u ziyaret eden Avrupalı gezginlerin de belleğinde yer eden Şeceri Vakvak Çınarı, Yeniçeri Çınarı, Büyükdere Çınarı, Mızıkçam bu bağlamda akla gelen ilk örneklerdir.