ÇEŞM-İ BÜLBÜL DİŞBUDAK
Merhaba sevgili İstanbullu. Sizlere Çeşm-i
Bülbül’den bahsedeyim biraz. İçindeki çizgileri boğazın maviliğinden, adını ise
her sabah dallarımıza konup bahçemize gelenleri sesiyle mest eden bülbülden
alan Beykoz’a özgü cam sanatı tekniğidir Çeşm-i Bülbül. 18. yüzyılın sonunda
III.Selim, Mevlevi Dervişi Mehmet Dede’yi cam tekniklerini öğrenmesi için
Venedik’e gönderir. Mehmet Dede dönüşte Beykoz’da bir atölye kurar ve öğrendiği cam tekniğini
geliştirerek Çeşm-i Bülbül’ü ortaya çıkarır. “Çeşmi Bülbül”, hem sesiyle
hem suretiyle zarafet sembolü olan Bülbül’ün gözü…sırrı mavi beyaz ince cam
çubuklarda saklı…Bu cam objelerin çizgilerinin toplandığı kısım, çevrilerek,
göze yaklaştırılıp uzaklaştırıldığında Bülbül gözü gibi hareler
oluşturulduğundan "Çeşm-i Bülbül" denildi adına. Ustasının hünerini
ve uslubünü yansıtan bu teknik, kısa süre içinde Osmanlı cam sanatının
zirvesini temsil etmiş, zenginliğin ve ihtişamın en değerli eşyalarından biri, Osmanlı
Devleti’nin diplomatik girişimlerinin sembolü olmuştu. Çeşm-i Bülbüller geleneksel usullerle hala
üretilmektedir.