1800’lü yılların başlarıydı ve küçücük bir fidandım o zamanlar. Her yer ağaçlarla kaplıydı. Avlanmak için II. Mahmut sık sık gelirdi buraya. Atıcılıkta o kadar iyiydi ki bin adım mesafeden yumurtaya tam nişan alabilirdi. Çamlıca’nın güney eteklerine, uzak mesafeden yumurtayı vurması şerefine nişangâh yaptırmış. Şimdi Acıbadem’de bulunan bu nişangâh kim bilir kaç kere tam hedefi buldu… Havası suyu çok güzel diyordu Çamlıca için. Ney üfleyen, tambur çalan, musiki sevgisiyle dolu II. Mahmut, ona şarkı besteleyip söz yazacak kadar çok sevmişti Çamlıca’yı ;“Pek hâhişi var gönlümün ey serv-i bülendim, Yarın gidelim Çamlıca’ya cânım efendim’’ diyordu dizelerinde. Ne musikişinaslar Çamlıca’da doğanın sesinden ilham alarak ne şarkılar bestelediler. Haydi, siz de dinleyin doğanın sesini. Belki kuş sesleri arasından duyarsınız ud seslerini.